Yönetmen: Erkan Tahuşoğlu
Senaryo: Erkan Tahuşoğlu
Oyuncular: Serpil Gül, Emel Göksu, Tuğçe Yolcu, Süleyman Karaahmet, Ftesa Hazrolli,
Türkiye / 2024 / 81 dk. / İngilizce Altyazılı

İstanbul’un yoksul bir semtinde kızı, damadı ve torunuyla birlikte Sevim, uzun yıllardır Ayten adlı zengin bir kadının evinde gündelikçi olarak çalışmaktadır. Bir gün Ayten’in Kosovalı bakıcısı Lena, evde bir kaza geçirir ve bu olay taraflar arasında hukuksal boyutlara varan sorunları tetikler. Ayten ve oğlunun baskılarıyla Lena’yı ikna etmeye zorlanan Sevim, sınıfsal, ahlaki ve vicdani çelişkiler arasında sıkışıp kalacaktır.

*Filmin ardından yönetmen Erkan Tahuşoğlu  ile Sefa Öztürk moderatörlüğünde söyleşi olacaktır.


Yönetmen: Claude Sautet
Senaryo: Claude Néron (roman, senaryo, diyalog), Claude Sautet, Jean-Loup Dabadie 
Oyuncular: Michel Piccoli, Romy Schneider, François Périer, Georges Wilson, Philippe Léotard, Dominique Zardi, Dany Jacquet

Fransa, İtalya / 1971 / Fransızca / 112 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

Varlıklı bir aileden gelen ve eski bir yargıç olan Max, suçluları yakalamayı saplantı hâline getirmiş, kendini buna adamış bir polis müfettişidir. Bir soyguncu çetesini elinden kaçırması onu hepten kamçılamıştır. Çok geçmeden, içinde bulunduğu çete ile birlikte hurda hırsızlığı yapan Abel’i gözüne kestirir. Çetenin yaptığı küçük işler Max’ın itibarını kurtarmaya yetmeyeceğinden onları daha büyük bir suç işlemeye teşvik edip suçüstü yapmayı planlar. Abel’in, seks işçiliği yapan partneri Lily ile müşteri kisvesi altında tanışır. Bankasına düzenli aralıklarla yüksek meblağlarda para tedariki olan bir banka müdürü gibi davranır. Böylece çeteyi banka soygununa yöneltecek ve hepsini tutuklayıp amacına ulaşacaktır. Kusursuz planıyla arasındaki tek pürüz ise Lily’ye karşı beslemeye başladığı hislerdir. 

Sautet, çok sevdiği bu filmde Max’ı yargılamayan bir yaklaşım sergilese de verdiği röportajlarda Max’a duyduğu küçümsemeyi saklamaz. Yönetmenin pek çok filme damgasını vuran uzaklık duygusunun eşlik ettiği yoğun keder bu filmde de hissettirir kendini. 

*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.


Yönetmen: Claude Sautet
Senaryo: Jean-Loup Dabadie, Claude Sautet
Oyuncular: Romy Schneider, Bruno Cremer, Claude Brasseur

Fransa, Batı Almanya / 1978 / 108 dk. / Renkli / Fransızca / Türkçe Altyazılı

Claude Sautet’nin favori aktrisi Romy Schneider’e 40. yaş hediyesi olarak yazdığı Basit Bir Öykü, sinemanın en özel yönetmen-oyuncu işbirliklerinden birinin sonuncu filmi.

Romy Schneider’in tüm benliği ile sahiplendiği Marie karakterinde kusursuz bir performans sergilediği Basit Bir Öykü, gündelik hayatın detaylarını beyaz perdeye eşine az rastlanır bir ustalıkla aktaran Claude Sautet’nin sinemasının karakteristik özellikleriyle sahne sahne içinize işleyen bir film. Marie’nin hikâyesini izlerken yönetmenin diğer filmlerinden aşina olduğumuz, iş ve ev arasında duraklayıp bir nefes alınan kafe ve bistro gibi mekânlarda dertleşip sohbet eden karakterler üzerinden de günlük hayatın koşuşturması sırasında yaşanılan sayısız duruma ve duyguya tanıklık ediyoruz.

Basit Bir Öykü, yapımının üzerinden neredeyse 50 yıl geçmesine rağmen içinde yaşadığımız dönemin şartları düşünüldüğünde hâlâ geçerliliğini koruyan kürtaj, kadının kendi bedeni üzerindeki hakkı, işsizlik kaygısı, depresyon, toplum baskısı gibi temaları duru bir yaklaşımla ele alırken ilişkilere, aileye ve kadının toplumsal konumuna dair zamanının çok ilerisinde önermelerde bulunmaktan da geri durmuyor.

“Yabancı Dilde En İyi Film” Oscar ödülüne aday gösterilen ve Romy Schneider’e de Fransa’nın Oscar’ı kabul edilen César ödüllerinde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü ikinci kez kazandıran Basit Bir Öykü beyaz perdede eşine az rastlayacağınız rafine bir seyirlik sunuyor.

*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.


Yönetmen: Muhsin Ertuğrul
Senaryo: Nâzım Hikmet (Mümtaz Osman mahlasıyla), Selma Lagerlöf (öykü)
Müzik: Cemal Reşit Rey
Oyuncular: Cahide Sonku, Talât Artemel, Feriha Tevfik, Mahmut Moralı, Behzat Butak
Türkiye / 1935/ Türkçe / Siyah Beyaz / 80 dk. / İngilizce Altyazılı 

Aysel, Satılmışzadeler’in yanında çalışırken hamile kalır. Çocuğun babasının evin beyi
olduğunu iddia etse de Satılmışzade bunu kabul etmez. Aysel, çocuğunu doğurduktan sonra
nafaka almak amacıyla mahkemeye başvurur. Köyün ileri gelenlerinden birinin kızı ile nişanlı
olan Ali, Aysel’in mahkemedeki tavrından çok etkilenir ve herkesin dışladığı Aysel’e ilgi
duymaya başlar.

Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk kadın yazar olma ünvanına sahip İsveçli yazar Selma
Lagerlöf’ün bir öyküsünden uyarlanan filmin senaryosunu Mümtaz Osman mahlası ile Nâzım
Hikmet yazar. 1934 yılında çekimleri tamamlanan ve 1935 yılı Ocak ayında gösterime giren
film, çekildiği dönem ülkemizde şüphesiz büyük bir etki yarattı ve ilkleri ile sinema tarihimizde
iz bırakır. İlk köy filmi addedilen filmde, dönemin önemli sanatçıları rol alır. Bunlardan biri de ilk kadın yönetmenimiz olarak büyük öneme sahip olan efsanevi oyuncu Cahide Sonku’dur, üstelik kendi sesiyle.

Muhsin Ertuğrul Türkiye’de sesli film dönemini başlatan yönetmen olarak bu filmi de sesli
çeker. Muhteşem türkülerin eşlik ettiği filmin özgün müzikleri ise Cemal Reşit Rey tarafından
bestelenir ve İstanbul Konservatuar Orkestrası tarafından seslendirilir.

Soyadı kanunu henüz çıkmadığı için jenerikte ilk isimleri ile gördüğümüz kadro heyecan verici:
1929 yılında Cumhuriyet döneminin ilk “Türkiye Güzeli” seçilen Feriha Tevfik yanında Talât Artemel, Hâzım Körmükçü, Müfit Kiper, Sami Ayanoğlu, Hâdi Hün gibi değerli isimler de rol alıyor. Çocuğundan, gencine, yaşlısına ve hayvanlarına kadar Bursa’nın Çalı köylülerini de filmde görmek mümkün. Cezmi Ar’ın görüntü yönetmenliğini üstlendiği film; köye ait genel planlar, mekân çekimlerindeki titiz detaylar ve yer yer köyden figürasyonları ile bizi tarihin içine çekiyor.

*Sinematek/Sinema Evi tarafından, Kurukahveci Mehmet Efendi’nin katkılarıyla Mimar Sinan Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema Televizyon Araştırma ve Uygulama Merkezi işbirliği ile Atlas Post Production stüdyolarında gerçekleştirildi. Hak sahibi Murat Filme teşekkür ederiz.


Yönetmen: David Lynch 
Senaryo: David Lynch
Oyuncular: Isabella Rossellini, Kyle MacLachlan, Dennis Hopper, Laura Dern

ABD / 1986 / İngilizce / 120 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

David Lynch'in yazıp yönettiği gerilim filmi olan Mavi Kadife, adını şarkıcı Bobby Vinton'un aynı adlı şarkısından almıştır. Komşusunun arka bahçesinde kesik bir kulak bulan lise öğrencisi Jeffrey Beamount'un hikâyesinin anlatıldığı filmde, kasabanın şerifi John Williams'ın kızı Sandy’den bu davada şüpheli bir kadın olduğuna dair bilgi alınca Jeffrey, olayı kendi başına araştırmaya karar verir ve bir kulüpte şarkıcılık yapan Dorothy Vallens'ın evine gider. Jeffrey bu merakının sonunda sosyopat bir çete lideri olan Frank Booth'ın karşısında kendini bulacaktır. Yüzeyde sevimli bir kasaba gibi görünen bu yerin altında karanlık bir dünya vardır. Lynch sinemasından bahsederken sıklıkla tekrarlanan "rüya gibi", "tuhaf", "anlaşılmaktan çok hissedilir" gibi tanımlamalar bu film için de yapılmıştır.

David Lynch sadece bir yönetmen değil aynı zamanda müzisyendir de. Filmlerinde çoğunluklar müzikten ilham almıştır. Bu film de Dorothy karakterine hayat veren Isabella Rossellini'nin Bobby Vinton'a ait Mavi Kadife şarkısını söylediği sahne ile akıllara kazınır. Eraserhead filmine ruhunu veren In Dreams şarkısı da yine bu filmde karşımıza çıkar. Lynch için müzik o kadar önemlidir ki filmde hikâyeyi açan unsurun kesik bir kulak oluşu, yönetmene özgü sembolik anlatım da düşünülünce şüphesiz bize bir şeyler söylüyor.

En İyi Yönetmen dalında ikinci kez Akademi Ödülü adaylığı kazanan ve Ulusal Film Eleştirmenleri Derneği tarafından verilen yılın En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerinin sahibi olan film, tüm zamanların en iyi Amerikan filmlerinden biri kabul ediliyor.

*Film tetikleyici unsurlar içerir.


Yönetmen: Bertrand Tavernier
Senaryo: David Compton (öykü), David Rayfiel, Bertrand Tavernier
Oyuncular: Romy Schneider, Harvey Keitel, Harry Dean Stanton, Max von Sydow, Thérèse Liotard

Fransa, Batı Almanya / 1980 / İngilizce / 128 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

Fransız yönetmen, senarist ve yapımcı Bertrand Tavernier’nin, İngiliz yazar David G. Compton’ın 1974’te yayımlanan romanından uyarladığı film, insansızlaşmış teknolojiler ile medyanın gösterişçi ve dikizci eğilimine dair isabetli öngörüler içeren ibretlik bir bilim kurgu. 

Hastalıktan ölmenin çok nadir hâle geldiği bir gelecekte, ölmekte olan hasta bir kadın yazarı bir TV şovu için gözüne bir kamera nakledilen muhabir gizlice filme almaya başlar. Film, etik değerlerin ve insani sorumlulukların yok sayıldığı bir distopik dünya kurarken Glasgow sokaklarından İskoçya kırsalının muhteşem doğasına uzanan bir dekor içinde zirveye çıkan oyunculuklarla sinemasal bir şölen de sunuyor. Filmde usta oyuncu Romy Schneider, ölmek üzere olan Katherine Mortenhoe karakterinin ruh hâlini, kızgınlığını ve kırılganlığını incelikle yorumluyor. Kişisel mahremiyeti yok sayan bu şovun mimarı ise Harry Dean Stanton’ın oynadığı Vincent Ferriman karakteri. Televizyon muhabiri Roddy’ye ise Harvey Keitel hayat veriyor.

Müthiş bir sadelikle yüreğe dokunan sarsıcı bir oyunculuğu birleştiren Romy Schneider, toplumun arsızlığına âdeta asaletle yanıt veren bir karakteri canlandırıyor. Sadece TV şovu değil, Katherine’nin iradesi aslında her anlamda esir alınmıştır. Bir yayınevi için çalışan Katherine kitaplarını aslında Harriet adlı bir bilgisayar gözetiminde yazmakta, kitabında yapmak istediği her türlü değişiklik için bilgisayarı ikna etmek zorundadır. Harriet ise kitabın satış rakamlarını bölge bölge tahmin ederek daha yazım aşamasında kitabın neye göre ilerleyeceğine karar verir. 

Naklen Ölüm, “çok satan” mantığının, dikizleme ve gösterişli şovların dünyasında insani değerler üzerine, bugünden bakınca daha da anlam kazanan düşündürücü ve dokunaklı bir film.

*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.


Yönetmen: Orson Welles
Senaryo: Franz Kafka (roman), Orson Welles, Pierre Cholot
Oyuncular: Anthony Perkins, Elsa Martinelli, Jeanne Moreau, Suzanne Flon, Madeleine Robinson, Romy Schneider, Orson Welles 

Fransa, İtalya, Almanya / 1962 / İngilizce / 118 dk. / Siyah Beyaz / Türkçe Altyazılı

Efsanevi yönetmen Orson Welles’in, Franz Kafka’nın 1925 tarihli aynı adlı romanından uyarladığı film, bir sabah odasında uyandığında karşısında polisleri bulan ve hakkında bir dava açılmış olduğunu öğrenen banka memuru Josef K.’nın (Anthony Perkins) adalet sistemi içinden çıkmaya çalışma hikâyesini anlatır. Bürokrasinin monoton ve akıldışı yapısı Welles’e özgü bir sinematografi, sahne tasarımı, kamera kullanımı ile dışavurumcu ve absürt bir anlatımla ele alınır. Bir mahkeme salonuna dönüştürülen eski bir tren garı siyah beyaz estetiği içinde ürkütücü ve gizemli bir mekân olarak filmin karanlık atmosferini daha da güçlendirir.

Sinema tarihine en iyi Kafka uyarlaması olarak geçen film, Kafka’nın toplum karşısında bireyin varoluşsal yalnızlığını; Anthony Perkins, Romy Schneider ve Jeanne Moreau’nun olağanüstü oyunculuklarıyla birleştirerek tüm sinemasal enstrümanlarla vurgulayan görsel bir kafkaesk kabusa döner. 

Filmin sonunda jenerik yazılarına Orson Welles kendi sesiyle eşlik eder ve oyuncularını selamlar. Yönetmenin en sevdiği filmi olarak tanımladığı Dava, Fransız Sinema Eleştirmenleri Sendikası tarafından da “En İyi Film” ödülünü alır ve bir başyapıt olarak sinema tarihine geçer.

*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.



Yönetmen: Claude Sautet
Senaryo: Paul Guimard (roman ve senaryo), Jean-Loup Dabadie, Claude Sautet
Oyuncular: Michel Piccoli, Romy Schneider, Lea Massari, Gérard Lartigau, Jean Bouise

İsviçre, Fransa, İtalya / 1970 / Fransızca / 89 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

Orta yaşlı ve başarılı mimar Pierre, Fransa kırsalında otomobiliyle giderken, karşısına çıkan bir kamyona çarpmamak için direksiyonu kırınca araç, bir meyve bahçesine doğru savrularak takla atar. Ağır yaralanan ve bilinci gidip gelen Pierre’in hayatı gözlerinin önünden bir Claude Sautet filmi gibi geçer. Eşi Catherine’den uzaklaşmış olan Pierre, uzun zamandır genç, güzel ve özgür ruhlu Hélène ile birliktedir. Fakat onların da ilişkisi pürüzsüz değildir. Film, Pierre’in Hélène’le kavga ettikten sonra çıktığı yolda geçirdiği trafik kazasını, öncesini ve sonrasını zamanda sıçramalarla anlatır. 

Paul Guimard’ın romanından uyarlanan Hayat Bağları, yönetmen Claude Sautet’nin dördüncü filmi olmasına rağmen sinema dünyasında yankı uyandıran ilk filmi. Dahası, Michel Piccoli-Romy Schneider, besteci Philippe Sarde ve Jean-Loup Dabadie olmak üzere yıllar sürecek işbirliklerinin de ilki. Piccoli ve Schneider’in uyumu, Sarde’ın Michel Legrand’ı aratmayan dokunaklı müzikleri, Dabadie ile Sautet’nin evliliğin güçlükleri ve kalbin gelgitlerinin yanı sıra özellikle üçlü dinamiklerin karmaşıklığını ele almadaki başarısı filmde bir araya gelir.

Sautet bu filmden sonra 1970’ler boyunca gişede başarısını korur ve Amerikalı eleştirmenlerin de gözdesi olur. Ne var ki film festivalleri ve Fransız Yeni Dalga ekibi onu burjuvalıkla itham ederek yok saymaya meyillidir. Oysa Sautet, farklı toplumsal kesimleri filmlerine konu etmekten hatta burjuvazinin kendi imtiyazlarına nasıl tutunduğunu gözler önüne sermekten kaçınmaz. 

*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.


Yönetmen: Belkıs Bayrak
Senarist: Belkıs Bayrak
Oyuncular: Ecem Uzun, Bekir Behrem, Aslı İçözü
Türkiye, Kosova / 2024 / 84 dk. / İngilizce Altyazılı
Düğün hazırlıkları sırasında tacize uğrayan Gülizar’ın yolculuğu, saldırganın kim olduğunu öğrenince klostrofobik bir çıkmaza dönüşür.
Filmin ardından Yönetmen Belkıs Bayrak ile Özgür Balcı moderatörlüğünde söyleşi olacaktır


Yönetmen: David Lynch 
Senaryo: David Lynch
Oyuncular: Jack Nance, Charlotte Stewart, Jeanne Bates, Judith Anna Roberts, Laurel Near, Jack Fisk

ABD / 1977 / İngilizce / 89 dk. / Siyah Beyaz / Türkçe Altyazılı

Usta yönetmen David Lynch tarafından yazılan ve yönetilen Eraserhead, Lynch'in birkaç kısa filmden sonra yaptığı ilk uzun metraj filmidir. Gelmiş geçmiş en özgün filmler arasında yer alan film, Frederick Elms’in usta görüntü yönetimiyle, insanın karanlık dünyasına dalar. Başrollerinde olağanüstü performansıyla Jack Nance, Charlotte Stewart, Jeanne Bates, Judith Anna Roberts, Laurel Near ve Jack Fisk'in yer aldığı filmin öyküsü, "çamura batmış", karanlık bir dünyada iyice kendisine yabancılaşmış bir adam olan Henry Spencer'ın, birlikte olduğu Mary'nin hamile olduğunu öğrenmesi ile başlar. Kısa bir süre sonra Mary, fiziksel olarak insana benzemeyen bir yaratık doğurur. Zamanla bebek, Spencer'ın korkularının tezahürüne dönüşür. Sürekli ağlayan bebeğin bakımı hiç kolay değildir ki bebeğin şokunu atlatamayan anne, onu babasına bırakarak evi terk eder. Çocukla baş başa kalan Spencer için, komşusu Mary'nin dahil olduğu sanrılarla birlikte, gerçekle hayal artık ayırt edilemez şekilde birbirine geçer. 

Muhteşem siyah beyaz sinematografisi, sarsıcı görsel efektleri ve bizzat yönetmenin katıldığı ses tasarımıyla film bu acımasız dünyanın ürkütücü atmosferini ustalıkla kurar. Lynch bir röportajında bu filmde mekânı kurarken karanlık bir havası olan Philadelphia'dan etkilendiğini söyler: “Endüstriyi hissettim. Duman, ateş ve korku hissettim. Deliliği hissettim. Hissettiğim tüm bu şeyler beni etkiledi.”. Sinema yazarı Manohla Dargis'in dediği gibi "düz bir hikâyeden çok gerçeküstü bir montaj" olarak tanımlanabilecek filmi, David Lynch kitabında “en ruhani filmi” olarak niteler ve İncil’de geçen bir cümleden etkilendiğini söyler. Fakat bu cümlenin ne olduğu sorusunu kararlılıkla cevapsız bırakmıştır. Yapımı yaklaşık beş yıl süren filmde Lynch ve ses tasarımcısı Alan Splet, sadece sesler için bir yıl çalışır. Filmle özdeşleşen ve Peter Ivers tarafından film için yazılıp seslendirilen "In Heaven" şarkısının sözleri de Lynch'e aittir. 

Eraserhead, neredeyse her karesi ve detayıyla bilinçaltımızı deşer. Annelik ve babalık güzellemesinden ve aile kurumuna övgüden geçilmeyen bir dünyada bu deneyime dair rahatsız edici sorular sorduran sarsıcı bir film olarak yönetmene özgü benzersiz anlatımı ile sinema tarihimizin en tartışmalı kült filmlerinden biri olur.

*16 yaş üstü seyirciye uygundur. Şiddet ve tetikleyici unsurlar içerir.


Yönetmen: Jacques Deray
Senaryo: Alain Page (öykü), Jean-Claude Carrière, Jacques Deray
Oyuncular: Romy Schneider, Alain Delon, Maurice Ronet, Jane Birkin

Fransa, İtalya / 1969 / Fransızca / 122 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

Romy Schneider ve Alain Delon’un hayat verdiği Marianne ve Jean-Paul çiftinin yaz tatillerini geçirdikleri havuzlu bir yazlık eve, Marianne’ın eski dostu Harry’nin (Maurice Ronet) ve onun varlığından henüz haberdar olduğu on sekiz yaşındaki kızı Penelope’nin (Jane Birkin) gelişiyle ortaya çıkan erotik gerilim; göz alıcı güzellikteki tatilcilerin arasında kıskançlık ve şiddetin kol gezdiği tekinsiz bir atmosfer yaratır. Yönetmen Jacques Deray ve senarist Jean-Claude Carrière ikilisinin Alan Page’in bir öyküsünden uyarladıkları bu filmin gerilimi; Fransız Rivierası’nın aydınlık ışığı, güzel doğası, havuz başındaki durgunluk ve oyuncuların dinginliği ile kontrast oluşturuyor. 

Güneşli bir cennetin yavaş yavaş soğuk bir cehenneme dönüştüğünü gördüğümüz filmde, bu durağanlıkta böylesine güçlü bir gerilimi soluksuz sürdüren ise şüphesiz oyunculuklar. Senarist Jean-Claude Carrière bir röportajında filmin senaryosunda sadece dokuz sayfa diyalog olduğunu söylemiştir. Sözcükler muhteşem oyunculuklarla aktarılanın küçük bir kısmıdır sadece.

Aynı anda Fransızca ve İngilizce olarak çekilen filmin, Fransızca versiyonundan daha kısa olan 114 dakikalık İngilizce versiyonunda yönetmen farklılıklar yapmıştır. Michel Legrand’ın muhteşem müzikleri yanı sıra dekor, aksesuar ve kostümler ile Sen Benimsin, 2021 yılında restore edildikten sonra seyirci tarafından yeniden coşkuyla karşılanmıştır.

*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.


Yönetmen: Claude Sautet
Senaryo: Jean-Loup Dabadie, Claude Sautet, Claude Néron
Oyuncular: Yves Montand, Romy Schneider, Sami Frey

Fransa, İtalya, Batı Almanya / 1972 / Fransızca / 110 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

Rosalie biraz kaba saba ama iyi yürekli hurda tüccarı César ile birlikte yaşamaktadır. Gittikleri bir düğünde ilk aşkı David’i görür ve eski çiftin arasındaki duygular, César’ın tüm çabalarına karşın yeniden canlanır. Birlikte Sète’e kaçsalar da César onları takip edip bulur ve Rosalie’yi geri kazanabilmek için onun eski aile evini satın aldığını, gidip orada kalabileceğini söyler. Rosalie, küçük kızı ve ailesiyle yazı bu evde geçirirken zaman içinde bunalıma sürüklenir. Onu mutlu etmeye çabalayan César, David’i onlara katılmaya ikna etmeye çalışır.. Birlikte geçirecekleri vakit üçlü arasındaki dinamiklere başka bir boyut kazandıracaktır.

Sautet, bu filmde de karakterlerine mesafeli yaklaşımını sürdürür, kurduğu üçlü dengede bir çifti diğerine tercih etmez. Onun yerine, Rosalie’nin özgürleşmesiyle ilgilenir. Rosalie kafese girmeyi reddederken iki erkek de rakip erkek kalıplarını kırmaya başlar. César gibi orta yaşlı insanların romantik ilişkilerinin ağırlıkla güldürü malzemesi edildiği bir dönemde Sautet olgun çağın aşkını ciddiyetle ele alır. 

Film ayrıca Rosalie’nin kız kardeşi Marite rolünde genç bir Isabelle Huppert izleme fırsatı sunuyor.


*Fransız Kültür Merkezi’ne katkılarından ötürü teşekkür ederiz.


Yönetmen: Carl Theodor Dreyer
Senaryo: Sheridan Le Fanu, Christen Jul, Carl Theodor Dreyer
Oyuncular: Julian West, Maurice Schutz, Rena Mandel, Sybille Schmitz, Jan Hieronimko, Henriette Gérard
Almanya, Fransa / 1932 / Sessiz / 115 dk. / Siyah Beyaz / Almanca Arayazılı/ Türkçe Altyazılı / Canlı Müzikli
Gecenin geç vaktinde, Allan Gray adlı genç bir adam o geceyi geçirebileceği bir han bulur ve oda kiralar. Gece yarısı uykusundan uyandığında kilitli kapısını açıp içeri giren yaşlı bir adam görür. Yaşlı adam, kendisi öldükten sonra açılmasını tembihlediği küçük bir paket bırakıp gider. Gray bu esrarengiz durumun aslını astarını öğrenme umuduyla handan ayrılır. Bir malikânenin penceresinden içeri baktığında evin beyi olan yaşlı adamın vurulduğunu görür. Adamın küçük kızı Giséle çocuk yaşta, büyük kızı Léone ise yataktan çıkamayacak kadar hastadır. Gray, yaşlı adamın bıraktığı paketi açtığında içinde bir kitap bulur. Kitapta vampirlerden bahsedilmektedir. Léone’nin boynunda ısırık izleri görmesiyle birlikte Gray’in arayışı âdeta bir mücadeleye dönüşecektir.

Dracula’nın tiyatro sahnesindeki başarısı üzerine Christen Jul senaryoyu, Sheridan Le Fanu’nun beş hikâyeden oluşan derleme kitabındaki iki hikâyeye (Carmilla ve Ejderhalı Yataklı Oda) dayanarak yazar. Genç aristokrat Nicolas de Gunzburg filmde başrolü oynamak şartıyla filmi finanse edeceğini söyler. Ailesinin itirazları sebebiyle Julian West müstear adını kullanan Gunzburg, filmdeki tek amatör değildir. Dreyer oyuncularını deyim yerindeyse yoldan toplar: metrodan, dükkânlardan, kafelerden, barlardan. Yalnızca evin beyini oynayan Maurice Schutz ile kızı Léone’yi oynayan Sybille Schmitz profesyoneldir.
Film, Dreyer’in ilk sesli filmi olmasına rağmen yönetmen sesli diyaloğu hayli sınırlı tutar ve sessiz film usulü ara yazılara ağırlık verir. Vampir, bu diyaloglu sahnelerde de canlı müzik eşliğinde sessiz gösterilecektir.

*Filme müzikleriyle Cihan Kahvecioğlu ve Gürtuğ Gök eşlik edecektir. Müzik danışmanımız Okan Kaya’ya teşekkür ederiz.
**Sessiz Perşembe programı Kurukahveci Mehmet Efendi’nin değerli katkıları ile gerçekleştirilmektedir.


Yönetmen: David Lynch
Senaryo: David Lynch
Oyuncular: Naomi Watts, Laura Elena Harring, Justin Theroux, Ann Miller, Robert Forster

ABD / 2001 / İngilizce / 147 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı

David Lynch’e 2001 Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran ve kendisinin yalnızca “rüyalar şehrinde bir aşk hikâyesi” olarak tanımladığı Mulholland Çıkmazı; müzikal, melodram, gerilim, korku gibi birbirinden farklı türlere göz kırpan ve rüyadan kabusa doğru ilerleyen kafa karıştırıcı anlatısı ile afallatan fakat büyüleyici bir deneyim sunar. Hollywood'un gerçeklikleri üzerine birçok eleştiri barındıran film; aşk, tutku ve kıskançlık gibi temalara da yer verir.

Filmde, hafızasını bir araba kazası sonrasında kaybeden ve kim olduğunu bile hatırlamayan bir kadın (Laura Harring), ünlü bir oyuncu olma hayali ile küçük bir kasabadan Hollywood’a gelen, hayat dolu Betty’nin (Naomi Watts) kaldığı eve sığınır. Kimliğini bulmak umuduyla ilk iş olarak kadının çantasına bakarlar ve orada $50.000 nakit ile mavi bir anahtar bulurlar. Bu gizemin peşinde, Betty, kendini Rita olarak tanıtan bu kadına kim olduğunu hatırlamasında yardım etmeye çalışırken onunla yavaş yavaş yakınlaşacak ve bu sırada rüya ile gerçekliğin sınırlarında dolanacaktır. 

Arkasında birçok farklı film çözümlemesi ve yorum bırakan, Naomi Watts’ın performansıyla kendi ismini parlattığı Mulholland Çıkmazı, başta bir dizi projesinin ilk bölümü olarak düşünülse de proje iptal edilince senaryosu yeniden yazılıp çekimleri tamamlanarak adını birçok “en iyi filmler” listesinde duyuracak olan bir filme dönüşmüştür. 

*Film tetikleyici unsurlar içerir.


Yönetmen: Ceylan Özgün Özçelik
Senaryo: Erdi Işık
Oyuncular: Bergüzar Korel, Bige Önal

Türkiye / 2024 / 72 dk.
On Saniye, bir öğrenci annesi ile rehberlik öğretmeni arasında geçen gergin görüşmeye odaklanıyor. Ülkenin en prestijli lisesi William College’da son sınıfta okuyan bir öğrenci, çektiği “kedi öldürme” videosu nedeniyle okuldan atılır. Bu durum üzerine öğrencinin annesi Yasemin, okulun rehber öğretmeni İpek’i ziyaret eder. Diyalog kurmaya çalışan iki kadın, zamanla birbirini tüketir. Hayatlarındaki sırlar ortaya saçıldıkça rehberlik odası bir satranç tahtası haline gelir. 

*Filmin ardından yönetmen Ceylan Özgün Özçelik ile Sefa Öztürk moderatörlüğünde söyleşi olacaktır.


Ne?

Nerede?

Ne Zaman?

Mekan

Sonuçlar

Döngü

Şeref Yolu (Max et ferrailleurs)

Basit Bir Öykü (Une histoire simple)

Aysel, Bataklı Damın Kızı (The Girl from the Marsh Croft)

Mavi Kadife (Blue Velvet)

Naklen Ölüm (La mort en direct)

Dava (Le procès)

Hayat Bağları (Les choses de la vie)

Gülizar

Eraserhead

Sen Benimsin (La piscine)

Sen ve Ben (César et Rosalie)

Vampir (Vampyr)

Şeref Yolu (Max et ferrailleurs)

Mulholland Çıkmazı (Mulholland Drive)

Basit Bir Öykü (Une histoire simple)

On Saniye

Aysel, Bataklı Damın Kızı (The Girl from the Marsh Croft)

Naklen Ölüm (La mort en direct)

Mavi Kadife (Blue Velvet)